Periferik Arter hastalığı

Bacakların damar hastalığı atar damarların daralması veya tıkanması olup, en yaygın neden ateroskleroz yani damar sertliğidir. Bacakların damar hastalığına bağlı en yaygın şikâyet yol yürümekle, koşmakla, merdiven çıkmakla baldırlara, uyluk çevresindeki ve kalçadaki adalelere gelen ve genellikle kramp şeklinde olan ağrıdır (kladikasyo intermitant). Zamanla ağrı artık istirahatta bile ortaya çıkmaya başlar. Bir diğer önemli belirti ise ayakta ve parmaklarda iyileşmeyen yaralar ve gangrendir. Bu belirtileri bulunduran hastalarda nabızlar alınmaz ve Doppler, anjiyografi gibi yöntemlerle tanı konur. Tedavide ilaç tedavisi ve tıkalı damarların balon ajiyoplasti/stent yöntemi ile açılması veya bypass ameliyatları uygulanır.
Bacakların damar hastalığı ayaklara ve bacaklara giden atar damarların daralması veya tıkanması anlamını taşır. En yaygın neden ateroskleroz yani damar sertliği olmakla beraber, Buerger hastalığı ve atar damarların balonlaşıp tıkanmaları (tromboze anevrizmalar) daha az rastlanan tıkanıklık nedenleridir. Bacakların damar hastalığı gelişimi için başlıca risk faktörleri sigara, hipertansiyon, şeker hastalığı, kanda kolesterol düzeyinin yüksek olması, yaşlılık ve hareketsiz tembel yaşam sayılabilir. Bunların yanında bacakların damar hastalığı daha sık erkeklerde görülmektedir. Damar hastalığına yaş ilerledikçe daha sık rastlanır. Bacaklardaki damar hastalığı olan hastaların %50–60 ında ciddi koroner hastalığı ve şahdamarı (karotis) hastalığı eşlik eder. Bu sayılan hastalıklar ilerlediklerinde bacak damar hastalığının önüne geçer ve damar hastalarındaki en önemli ölüm nedenini oluşturur.

Belirtiler:
Bacakların damar hastalığının sonucunda ayaklara ve bacaklara giden kan akımı tıkanıklıklar ve darlıklar nedeni ile azalır. En yaygın neden ateroskleroz olup, en sık uyluktaki femoral atar damar etkilenir. Olay aterom plağı nedeni ile damar içinde daralma ve bir süre sonrada tıkanma şeklinde seyreder. Bu süreç zarfında dar ya da tıkanı olan alanın çevresindeki küçük damarların sayı ve çapı artar ve bu şekilde tıkanıklığa bir çeşit servis yolu hizmeti verirler. Çoğu kez tıkanıklık bir ya da birkaç damarda olmakla beraber, hastalık vücudun bütün damarlarını tutmuştur. Başlangıçta çoğu kez hiç bir belirti vermez.
Genel olarak 50 yaş üzerindeki erkeklerin % 5–15 inde şikâyete yol açmayan damar hastalığı bulunur.
Bununla beraber bu sessiz damar hastalığı sıklıkla kalpte koroner damar hastalığı ve şah damar hastalıklarına bağlı ciddi sorunlar nedeni ile risk taşır.

Bacakların damar hastalığına bağlı en yaygın şikâyet yol yürümekle, koşmakla, merdiven çıkmakla baldırlara, uyluk çevresindeki ve kalçadaki adalelere gelen ve genellikle kramp şeklinde olan ağrıdır (kladikasyo intermitant). Yürümekle gelen ağrının en önemli özelliği yürüyüş durdurulduğunda ağrının 3–5 dakika içinde kendiliğinden geçmesidir. Ağrı hemen her zaman her yürüyüşle aynı mesafede gelir. Ancak zamanla bu mesafe kısalabilir.
Zamanla kan akımı artık istirahatta iken bile bacaklara yeterli miktarda gitmediğinde ağrı artık istirahatta bile ortaya çıkmaya başlar. Çoğu kez başlangıç geceleri olur. Kişi gece uyurken bacağına ağrı gelmesi sonucunda uyanır, kalkıp dolaşınca ağrısı biraz geçer ve tekrar uyur. Bu bir sure sonra ağrı kalıcı hale gelip, artık gündüzleri de devam etmeye başlar. Hastalar çoğu kez bacaklarını yatak kenarından aşağıya sarkıttıklarında daha rahat ederler. Bu durumda yürüme ağrısı çok daha kısa mesafelerde gelir.

Daha ileri aşamalarda ise ayaklarda ve özellikle ayak parmaklarında ağrılı yaralar ve gangren gelişebilir.

Bazı hastalarda ise damar hastalığı olduğu halde yukarda tarif edilen hiçbir şikâyet olmayabilir. Bunun nedeni damar hastalığının henüz şikâyet oluşturabilecek kadar ilerlememiş olmasından kaynaklanmaktadır. Şikâyet olmamasına rağmen bu hastalar diğer organlarda ani gelişebilecek damar hastalıkları (myokard enfarktüsü, inme v.s.) için risk taşırlar. Örneğin damar hastalarında kalp hastalığından ölme riski damar hastalığı olmayanlara göre 6 kat fazladır. Genel olarak damar hastalığı olan kişilerde ömür damar hastalığı olmayan kişilere göre daha kısadır.
Tanı:
Hastanın şikâyetlerini dinleyerek ve başta bacaklardaki damarların nabızlarını muayenesi olmak üzere çeşitli muayene yöntemleri ile bacaklardaki atar damar hastalığı tanınabilir. Genellikle diz arkasında ya da ayak bileğinin iç bölümündeki damarların nabzı azalmış ya da alınamaz hale gelmiştir. Bunun yanında başta kan kolesterol ve lipid düzeyleri olmak üzere, çeşitli laboratuar testleri en önemli damar hastalığı nedeni olan damar sertliğini (ateroskleroz) araştırmada yardımcıdır.

Damar hastalığı tanısını koymak için en basit yöntem bir Doppler cihazı yardımı ile bacaklarda ve kollarda kan basıncın ölçülüp bir birine oranlanmasıdır (ABI). Bu ağrısız ve basit bir test olmakla beraber güvenlidir.
Yürümekle gelen ağrının tam olarak değerlendirilmesi koşu bandında (treadmil) hastanın yürütülmesi ile mümkündür.

Damar hastalıkları ile ilgili en kolay ve güvenilir yöntem Dubleks ultrasondur (Renkli Doppler ultrasonografi). Bu yöntemde göğüs içindeki damarlar hariç, hemen bütün damarlar değerlendirilebilir.
 
Damar hastalığının derecesi ve hangi damarları ne ölçüde tutmuş olduğunu değerlendirmek için kullanılan diğer testler: Nabız hacim kaydı (PVR), , bilgisayarlı tomografik anjiyografi ve manyetik rezonans anjiyografidir (MRA).
Resimde bilgisayarlı tomografik anjiyografide sol iliak atar damarda darlık görünmekte.

Manyetik rezonans anjiyografi (MRA) tehlikeli bir ilaç vermeden çekilebilen ve radyasyon riski olmayan bir yöntemdir. Damarların üç boyutlu görüntüsü alınabilir. MRA özellikle böbrek yetmezlikli olan hastalar için çok iyi bir inceleme yöntemidir. Ancak kapalı alan korkusu olanlarda ve vücudunda metal bulunan kişilerde yapılamamaktadır.

Damar hastalığı tanısında en güvenilir yöntem olarak halen anjiyografi kabul edilmektedir. Anjiyografi bir atar damara iğne batırılıp bir kateterin yerleştirilip, ilaç verilirken röntgen çekilmesi olup, ağrılı ve çeşitli yan etkileri olabilen bir incelemedir. Böbrekleri bozuk olan kişilerde yapılamaz. Bununla beraber damar hastalıkları konusunda oldukça güvenilir bilgi vermektedir.
Resimde solda iliak arter tıkanıklığı ve sağda femoral (uyluk) atardamarı tıkanıklığı görülmektedir.

Tedavi:
Erken dönemde belirlenen bacak damarlarının hastalıkları egzersiz ile daha aktif bir yaşam, kilo verme, varsa şeker hastalığının ve hipertansiyonun tedavisi, yüksek kolesterol ve lipit düzeyinin düşürülmesi ile tedaviye başlanabilir.
Tedavinin en önemli basamağını hayat tarzındaki bazı değişiklikler oluşturur. Bunların en önemlileri sigaranın bırakılması, kilo verme, gıdada ve yeme tarzındaki değişiklikler, egzersizdir. Bu değişiklikler hastalık belirlenir belirlenmez başlanır ve hayat boyu devam edilir. Bu değişikliklerin olumlu etkileri en az 6 ay sonra hissedilir. Sigaranın bırakılması ve sigara içilen ortamlarda bulunulmaması (pasif içicilik) en önemli değişiklikler olup diğer tedavi yöntemlerinin etkili olabilmesi için mutlaka gereklidir. Sigaraya devam ediyorken yapılan diğer tedavilerin pek bir etkisi olmayacaktır. Pasif ve hareketsiz hayattan daha aktif ve düzenli egzersiz yalpan bir hayata geçiş damar hastalıklarının tedavisinde özem taşır. Hafta üç ya da beş günde birer saatlik yürüyüş egzersizi oldukça yaralıdır. Ancak yürüyüşlerin bir uzman nezaretinde yapılması çok daha etkili ve güvenirdir. Egzersizin etkisi 1–2 ay içinde görülmeye başlar ve kesildiğinde
Hastaların önemli bir bölümünde kanda kolesterol ve lipid düzeyleri yükselmiş bulunur. Bunu normale yaklaştırmak için özellikle sature yağ içeren gıdalar azaltılmalıdır. Ancak diyetteki düzenlemelere ek olarak ilaç tedavisi hemen daima gerekir. Bu amaçla kullanılan ilaçların bazılar kolesterolü düşürücü etkilerinin dışında damar hastalıklarının ilerlemesini ve kötüleşmesini de azaltıcı etkileri olduğu bilinmektedir.
Bu tedaviye ek olarak kan pulcuklarının yapışkanlığını azaltan ya da halk arasındaki ifade ile kanın sulandırılması olan aspirin veya benzeri grup ilaçlarda verilmektedir. Başlangıç halinde damar hastalıklarının bu tip bir tedavi ile kontrolü mümkündür ve yürüme ağrısı olan hastaların %75 i sadece böyle bir tedavi ile büyük oranda rahat edebilirler. Bu tedavi hem bacak damar hastalıklarının hem de kalp ya da beyin damarlarına bağlı kötü olayların gelişmesinin engellenmesinde önemlidir.
Anjiyoplasti: (Endovasküler tedavi):
Önemli bir grup hastaya ilaç ve yaşam şekline ait tedavi yeterli olmaz. Özellikle kısa mesafelerde yürüme ağrısı olan ya da istirahatta ağrı, ayaklarda yara ve gangren olan durumlarda bu tedavi tek başına yeterli değildir. Bu durumlarda balon anjiyoplasti ve bazen stent, daha ileri aşamalarda ise çoğu kez cerrahi bir işlem gereklidir.


Bacaklardaki damar tıkanıklıklarının cerrahi tedavisi:
Başlıca damar cerrahi yöntemleri kısa olan darlık ya da tıkanıklıkların damar içinden sıyrılarak çıkarılması olan endarterektomi ameliyatıdır. Ancak daha az sıklıkla yapılmaktadır.
 
Çoğu kez uzun tıkanıklıkların suni ya da doğal bir damar grefti ile atlanması (bypass) ameliyatı yapılmaktadır. Bypass aorta dallarındaki tıkanıklarda ajiyoplastinin yapılamadığı durumlarda uygulanır.

Aortadaki tıkanıklıklarda aortadan alınan kay çoğu kez yapay bir damar (greft) aracılığı ile kasıktaki femoral damarlara iletilir.
Resim: İliak damarları tıkalı olduğu durumlarda suni damar kullanılarak aortadan femoral damarlara yapılan bypass ameliyatlarından örnekler

Ancak  en sık yapılan bypass ameliyatı bacakta tıkalı olan femoral ya da popliteal arterler için gerekir. Böyle durumlarda kasıktan alınan kan çoğu kez safen toplardamarı ya da yapay bir damar greft olarak kullanılarak popliteal atardamara ya da daha da ötedeki atardamarlara iletilir.
Resim: Femoral atardamar tıkanıklığı için bacaktan alınan toplardamar (safen ven) ile kan diz altındaki açık olan bir atardamara getirilerek tıkanıklık aşılıyor.

Resim: Femoral (uyluk) atardamar ile popliteal (diz arkası) atar damar arasına yapılan bypass ameliyatı sonrası anjiyografi. Sağ bacak için hastanın kendi safen toplardamarı, sol bacak içinse suni damar kullanılmış veya bu yöntemlerin uygulanamadığı durumlarda damarlarda spazma neden olan sinir köklerinin tahrip edilmesi veya çıkarılması (sempatektomi) uygulanabilmektedir.

Bütün bu tedavi yöntemlerinin başarısız kaldığı durumlarda ise son çare kangrenleşmiş ya da canlılığını yitirmiş olan dokunun kesilmesi (ampütasyon) dir. Bununla beraber günümüzde ampütasyonların %90 ı sadece ayak parmaklarının kesilmesi ile sınırlı olabilmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Scroll to Top